Jean-Paul Sartre'ın felsefesine göre bağlılığın gücü: "Bu bir söz değil, bir eylemdir."

Varoluşçuluğun en etkili isimlerinden filozof, yazar ve siyasi aktivist Jean-Paul Sartre , insanın özgürlüğe mahkûm olduğunu ileri sürmüştür.
21 Haziran 1905'te Fransa'nın Paris kentinde doğup 15 Nisan 1980'de aynı şehirde ölen Sartre, hayatını varoluşun, bilincin ve özgürlüğün derinliklerini keşfetmeye adamıştır. Başyapıtı Varlık ve Hiçlik (1943), varoluşun özden önce geldiği fikrini ele aldığı düşüncesinin temel taşlarından biridir .
Sartre'a göre, önceden tanımlanmış bir insan doğası yoktur; her insan eylemleri ve kararlarıyla kendini inşa eder. Bu bağlamda, bağlılık salt entelektüel bir kavram değil, bu radikal özgürlüğün somut bir tezahürüdür.
Sartre'ın ünlü "Bağlılık bir söz değil, bir eylemdir" sözü, onun özgünlüğün eylemde bulunduğu görüşünü özetler. Ona göre bağlılık, basit bir söz veya sözlü anlaşmanın ötesine geçer. Bireyin görev ve yükümlülüklerini yerine getirmeye kendini adadığı bir projeye olan inanç eylemidir.
Jean-Paul Sartre'ın felsefesi. Görsel: İkizler
Bu fikir, taahhütlerin sosyal, etik, kişisel, ailevi veya eğitimsel olsun, çeşitli biçimler aldığı günlük yaşamda yankı bulur. Taahhüt kavramı genellikle birden fazla taraf arasındaki bir anlaşmayla ilişkilendirilse de, gücünün kökü , "sulanan tohum"a duyulan kişisel inançta yatar.
Bir hedefe inanmak ilk adımdır, ancak bu inancın sonuca dönüşmesini sağlayan şey sıkı çalışma, disiplin ve özveridir.
Aynı zamanda romancı ve oyun yazarı olan Sartre, bireyin seçimlerinin yalnızca onu tanımlamakla kalmayıp aynı zamanda bir insan imajı da oluşturduğuna inanıyordu. "Varoluşçuluk bir Hümanizmdir" başlıklı konuşmasında, "Kendimi seçerken, insanı da seçiyorum" vurgusunu yapmıştı.
Bu , her bağlılık eyleminin evrensel bir etik boyutu olduğu anlamına gelir. Örneğin eğitimde, bağlılık yalnızca bireysel okul veya ailenin sorumluluğu değildir. Hem duygusal hem de etkili öğrenmeyi teşvik etmek için karşılıklı anlaşma gerektiren ortak bir görevdir.
Eğitim, diğer tüm taahhütler gibi azim ve disiplin gerektirir. Aileler, çocuklarına birlikte yaşamayı ve duygularını doğrulamayı öğretmeye çalışırken, okullar becerilerini geliştirme ve öğrenmeyi merak uyandıran ve teşvik edici bir deneyime dönüştürme sorumluluğunu üstlenir.
Jean-Paul Sartre, 21 Haziran 1905'te Paris'te doğdu.
Son kullanma tarihi olmayan bu sürekli, işbirlikçi çaba, Sartre'ın bağlılığı bir irade ve azim eylemi olarak görme vizyonunun bir kanıtıdır. Yol boyunca karşılaşılan zorluklar, pes etmek için birer sebep değil, kişinin başlangıçtaki inancını yeniden pekiştirmesi ve kişisel gelişim ve tatmin hedeflerine odaklanması için birer fırsattır.
Taahhüdün bazı temel yönleri şunlardır:
- Varoluş ve öz: Sartre'a göre insanlar önceden belirlenmiş bir amaçla doğmazlar. Her insan, eylemleri ve taahhütleriyle kendi özünü yaratır ve bu da onları kendi yaşamlarından sorumlu kılar.
- Kaygı ve özgürlük: Mutlak özgürlüğün farkındalığı temel bir kaygı yaratır. Bağlılık, bu kaygıya verilen bir yanıttır; eylem yoluyla varoluşa anlam vermenin bir yoludur.
- Evrensel sorumluluk: Bir bireyin seçimleri ve taahhütleri yalnızca kendisi için değil, aynı zamanda tüm insanlık için de sonuçlar doğurur; çünkü seçim yaparak, insanın "olması gereken" kişi olduğuna dair bir imaj yansıtır.
- Kötü niyetin reddi: Sartre, kişinin kendi özgürlüğünü ve sorumluluğunu inkar etmesi anlamına gelen "kötü niyeti" eleştirir. Bağlılıkla hareket etmek, kendini aldatmayı reddeden bir özgünlük eylemidir.
Clarin